17 Nisan 2020 Cuma

Hangi telsizi almaliyim??


Baslığa bakınca yeni başlayan biriyseniz , işte aradığım cevaplar diye düşünmüş olabilirsiniz..

Ancak içerik biraz daha farklı.

Hangi telsizi almalıyım sorusunun herkese göre farklı cevapları vardır...

Nasıl mı??

Hangi aracı almalıyım diye sorsa biri, verebileceğiniz cevaplar, rüzgarı hissetmek istiyorum diyene motosiklet veya cabrio araba, dağa bayıra çıkıyorum diyene arazi aracı, mobilyalarımı taşımak istiyorum diyene kamyonet, inşaata kum çekeceğim diyene ise damperli kamyon modelleri arasından seçer söylersiniz..

Sonra bu seçenekleri, kişinin bütçesine, zevklerine göre daraltırsınız değil mi??

Telsiz işi de böyle diyebiliriz..

Burada konu ikiye ayrılıyor..
Amatör telsizci olanlar ve olmayanlar...

Önce amatör telsizci olmayanlara cevap vereyim.. Dağcılık, kamp, arazi aracı, yamaç paraşütü gibi hobilerinizde haberleşmek için telsiz kullandığınızı ve sık sık ne alsak diye düşündüğünüzü forumlardan görüyoruz..
Maalesef, elinizdeki seçenekler oldukça kısıtlı..

Birincisi PMR denen, nispeten düşük güçlü, sabit antenli ve belirli bir kanal sayısına sahip genel olarak walkie-talkie olarak ifade edebileceğimiz telsizler..

446 MHz te çalışan bu cihazlar kısa mesafelerde oldukça iyi iş görebiliyor.. Herhangi bir lisans sınav vs gerektirmiyor ve fiyatları oldukça uygun... Tek dezavantajı mesafesinin görece kısa olması.
Açık arazide kilometrelerce konuşmanız mümkün, ancak ormanlık alan ya da şehiriçi, vadi dibi gibi yerlerde 400-500 metrede bile kalabilir..Ama legal olarak kullanabilirsiniz.

İkincisi halk bandı ya da CB denen, eskilerin "arkadaş arıyorum arkadaş" sohbetinden hatırlayacağı band..

Bu band 27 MHz yani HF bandında yer alır.. dalga boyu uzun olduğundan antenleri de nispeten büyüktür. PMR gibi gömlek cebinize sığmayacaktır.. Ama şartlar uygun olduğunda uluslararası görüşme bile yapmanıza izin verecek kadar uzun menzillidir..

Amatör olmayan arkadaşların seçebilecekleri iki tip bu..
Bunun yanında, taksi durakları, şirketler gibi kurumsal yerler parasıyla frekans ve röle kiralayabilir ve kullanabilir. Bu ayrı bir konu tabii ki.

Bu seçenekler dışında alacağınız tüm telsizler yasa dışıdır..

Amatör bandları ya da diğer lisanslı kullanım gerektiren bandları kati surette kullanamazsınız.
Ben dağ başındayım kim nereden bilecek demeyin.. Rastgele seçip konuştuğunuz frekans bir röle giriş frekansı, bir uydu uplink frekansı ya da weak signal çalışan birinin o sırada kullandığı bir frekans olabilir. ve çok çok uzaklardan duyulabilirsiniz..Bu yüzden.. yasal olanda kalın.



Peki amatörler ne yapacak??

Bu ayrı bir dünya...

Amacınız ne??
Bir el telsizim olsun. Bir şapka takayım.. Bir de çağrı işaretim olan bir yelek, etrafta Afadcı gibi gezeyim diyorsanız, size tek lazım olan bir el cihazı...dual band ya da benim daha çok param var diyorsanız DMR destekli bir cihaz...

Yok, bu işe hem gönül hem para vereceğim diyorsanız seçenekleriniz onbinlerce dolara kadar gidebilir...

Neler olabilir..

Bir kere, el cihazı şehir içi sohbet yapmaktan daha fazla bir işe yaramayacaktır.. Acil durumlarda tabii ki faydası olacaktır ama, bir hobi olarak amatörlüğü seçtiyseniz sadece el telsizi sahibi olmak,  sizi bu hobi okyanusunda sadece bir deniz kabuğu sahibi olmaya benzetir.. Evet el cihazı olmalı, ama tek bu yeterli değil..

İkinci aşama, HF cihazlar...

Evet dış dünyaya açılmak, devasa anten boyları nedeniyle komşuların dikkatini çekmek, uluslararası görüşmeler, sertifikalar toplamak için , şehir içi haberleşmede pek ihtiyaç duymayacağınız, propagasyon, fading, bol bol Q kodu kullanmanızı gerektirecek ve sizi biraz daha hobinin içine dahil edecek bir kısmı bu hobinin..

E iş buraya gelince para harcamaya başlanıyor tabii ki..
Ortalama bir HF cihaz, ikinci el bile alsanız 4-5000 tl civarından başlıyor.. yukarılara doğru gidiyor.
Bunun bir de güç kaynağı , anten tuneri, koaksiyeli, kulesi, anteni, rotoru vs var ki....Gerçekten "istekli" olmayı gerektiriyor..

Ama asıl eğlence de orada...

Sonra bu da yetmiyor.. Bu sefer gerekli test ekipmanları, swr metreler, spectrum analyzerlar, signal generatorler falan derken bakmışsınız elektronik ve RF konusunda bilgileriniz iyice artmaya başlamış.. İşte bu saatten sonra asıl amatör olmaya başlıyorsunuz..

Çünkü bu hobi telsizle konuşmak değil.. RF ve RF tabanlı haberleşme sistemleri üzerine kendini geliştirme hobisi...Anahtar kelime bu.. kendini geliştirme.. Geliştirmiyorsanız, lisansınız olsa da gerçek anlamda bir amatör değilsiniz..

E bu kadar şey anlattınız.. Hani marka model diyorsunuz değil mi...
Size gidin şu markayı satın alın diyemem..
Ama ne almamanız gerektiğini söyleyebilirim..

Icom, Kenwood, Yaesu.. son zamanlarda SDR ile duyulmaya başlayan Elecraft gibi modeller zaten bu işin Mercedes, BMWsi...Kötü ürün alamazsınız desek yeri.. Sadece kişisel zevklerinize göre model seçersiniz..Sadece FM olsun.. HF olsun. dual band olsun. DMR'ı olsun.. SSB desteği olan 2m cihaz olsun, düşük güç olsun, yüksek güç olsun  gibi bir çok seçeneğe uygun model mevcut..

Bundan sonra uzak doğu markaları (aslında diğerleri de japon ama olsun) geliyor.. Bunlar da kalite kalite ayrılabiliyor..

Peki hangisini almayalım?

Baktım Baofengler var.. 20-30 dolara. alayım mis gibi diyorsunuz değil mi? Bu hobi de o kadar pahalı değilmiş diyorsunuzdur aynı zamanda..

Maalesef.. Hep karşımıza çıkan gerçek...Ucuz etin yahnisi yavan olur...

Aynı işi yaptığı söylenen Japon markası 200-300 dolarken bu alet nasıl 20-30 dolara satılıyor?? Bir düşünün derim..Sadece ucuz iş gücü ucuz malzeme mi.. Maalesef o kadar basit değil..

Size aşağıda ARRL nin yayınlamış olduğu bir tabloyu paylaşayım.. Kendiniz görün..
ARRL amerikan telsiz amatörlerinin bağlı olduğu en büyük dernek. Hatta dünyadaki en tanınmış amatör dernek diyebiliriz..
Çok ciddi çalışmaları var.
Aşağıdaki tabloda bazı markaların kaç tane standarda uyabildiği ile ilgili bir çalışma yapmışlar..
Bu çalışmalar, etraftan enterferans alma, enterferans yaratma, çıkış gücü, frekans kararlılığı gibi birçok teknik değere dayandırılıyor..



Bu listeden görebileceğiniz gibi size şu telsizi al diyemem. Ama Baofeng almayın diyebilirim..
Fiyat olarak ikinci avantajlı telsiz Wouxun da Çin malı olmasına rağmen çok daha düzgün telsizler üretiyor. Ve bu sebeple bir tık daha pahalı..
Sonrası zaten bilindik markalar..

E peki ucuz kullan at yaparım diyebilirsiniz. Sonra.. Ya bilgisayara yanaşınca cızırdıyo dersiniz.. Arabada çekmiyor, duymuyor dersiniz.. yandaki arkadaşınız rahat rahat QSO yaparken siz QSO'yu duymakta bile zorlanırsınız..Ve  o 30 dolar dolabın bir kenarında beklemek üzere hobinize olan heyecanınızla beraber rafa kalkar..

Son olarak diyebileceğim, paranızı çöpe atmayın..
2 ay geç alın, ama iyisini alın..


73



12 Nisan 2020 Pazar

Birden fazla Yagi anten Nasıl Bağlanır (Stack Anten)

Selamlar,
Önceki yazılarımda özellikle VHF ile ilgilendiğimi yazmştım.

Bu amaçla yüksek kazançlı antenler kulllanmam gerekiyor.

Peki nasıl yapılır?

Evet yagi'nin eleman sayısını arttırmak bir yöntem olsa da, anten belirli bir uzunluğun üstüne çıktığında fiziksel olarak imkanları zorlamaya başlar. Hem yagi'nin kazancı belirli bir eleman sayısından sonra çok fazla artmaz hem de boyu büyüdükçe hem döndürmek hem ya da düz durmasını sağlamak oldukça zor olacaktır.

Peki antenler birbirine nasıl bağlanır?

Aslında iki yolu var.

Eğer kullandığınız antenler 50 ohm antenler ise, bunları power divider denen bir cihazla yaparsınız.

Tek giriş, ve anten sayınız kadar çıkışı olan bu cihazlar (genelde 2 veya 4lü olur) yapması kolay cihazlardır.

Aslında bu power divider iki türlü yapılabilir.

Birincisi aşağıda resimlerini görebileceğiniz gibi alüminyum bir boru ile, ikincisi ise coax kablolar ile.

Amaç burada giren ve çıkan sinyalin empedansını 50 ohm da tutmaktır.




Kablo ile yapılırken (Wilkinson Power Divider denir)  de genel olarak izlenen yöntem iki adet 75 ohm kabloyu 1/4 dalga boyuna (ve kablonun iletim hızına oranla) kesmek ve bunlarla gücü iki anten arasında bölmektir.




Üstteki şekillerde görülen direnç, antenler arasında bir faz farkı olması durumunda ya da swr farkı olması durumunda, cihaza geri dönüş olması yerine bu fazla enerjinin power dividerda elimine edilmesi için kullanılır. Kullanmak zorunda degilsiniz. Ancak, kullancaksanız, kötü durum senaryosu olarak 2:1 swr oranında , yani gönderdiğiniz max gücün %10 u oranında dayanacak bir resistor kullanmanız iyi olacaktır.


Alüminyum ile yapılan power divider kullanacaksanız, hesaplama için 
http://dg7ybn.de/Splitters/coax_online_calc.htm  linkindeki yazılımı kullanabilirsiniz.

İki portlu yani bir giriş iki çıkışlı bir divider yapacaksanız, empedans'ın 35.7 Ohm veya ona çok yakın olması gerekiyor.
Dört  portlu bir divider için,  25  Ohm değerine yaklaşmak gerekiyor. 

Basit bir tablo ile piyasada bulunabilen bazı malzemeler için ölçü vermek isterim. Ölçüler mm cinsindendir.

144 Mhz için  2 portlu splitter için;

Aluminyum Profil

 

Bakır/Pirinç Boru

 

Not

Dış Çap

Et Kalınlığı

İç Çap

 

Boru Dış Çapı

Ohm*

 

20

2

16

 

9,52

35,7

3/8 inch

20

1,5

17

 

10

36,4

 

25

2,5

20

 

12

35,2

 

30

5

20

 

12

35,2

 

 

 

 

 

 

 

 

30

2

26

 

16

33,7

 

32

3

26

 

16

33,7

 

30

1,5

27

 

16

35,9

 

33

3

27

 

16

35,9

 


* 35.4 Ohm  Değerine ne kadar yakın ise o kadar iyi.

144 Mhz 4 Portlu Splitter için;

Aluminyum Profil

 

Bakır/Pirinç Boru

 

Dış Çap

Et Kalınlığı

İç Çap

 

Boru Dış Çapı

Ohm**

20

2

16

 

11

27

20

1,5

17

 

12

25,5

25

2,5

20

 

14

26

25

2

21

 

12

24,7

30

5

20

 

14

26

30

1,5

27

 

19

25,6

33

3

27

 

19

25,6


** 25 Ohm  Değerine ne kadar yakın ise o kadar iyi.


*** Önemli.. Burada ölçüler girilirken, alüminyumun içten içe mesafesi, bakırın ise dıştan dışa ölçüleri girilmeli. 


***  İletim iyiliği açısından içerideki elemanın bakır veya pirinç olması önemli.Hem kayıpları azaltır, hem de konektöre lehim yapabilirisiniz.

Bu uzunluk konnektör pinleri arasındaki uzaklıktır. 144 Mhz için 520mm, 145 Mhz için 516mm 



Ayrıca yapılan bu dividerın, 3. harmonikte yani, 144 mhz için yapılan bir cihazın 432 mhz'te de çalışması olası.


Aslında mantık olarak alüminyum ile yaptığınız da bir tür farklı ohmaja sahip coax olarak iş görmektedir.

Coax ile yapılan power dividerda dikkat edilmesi gereken kullanılan kablonun velocity factor'Unu de hesaba katmanızdır.
Yani kullandığınız kablonun dokümanlarından kablonun velocity factor'unu alacaksınız,  bunu bulduğunuz dalga boyuna böleceksiniz.

Örneğin , 75 ohm kablo olarak RG8X kablo kullandığımızı varsayalım.
Normalde dalgaboyu hesabı yaptığımızda, dalgaboyu = ışık hızı / frekans formülünden
299.000.000/145.000.000 = 2,04m çıkar. Şemada gördüğünüz gibi, kablonun 1/4 (0.25) lambda olması gerekiyor yani 2,07/4 = 0.51 cm kablo kullanmak gerekir. Ancak, kabloda sinyalin ilerleme hızını veren velocity factor işe katıldığında, bu gecikme %88 civarındadır. 
Biraz önce elde ettiğimiz değerin %88 ini aldığımızda ise, kullanacağımız uzunluk,  45.5 cm çıkar. 

Pratikte kabloyu uzun kesip, her iki uca 50 ohm yük bağlayıp, diğer uçtan yapacağımız ölçümde 50 ohm değerini görene kadar kısaltmak en uygunu olacaktır.

Peki, kablo ile çok hızlı ve çabuk yapılabilecekken niye alüminyum ile devam edeyim diye soracak olursanız, kablodaki kayıp oranı daha yüksektir. Performans isteniyorsa maalesef zor yöntem ile devam etmek gerekir.



Peki bu sistem nasıl bir işe yarayacak? Bu kadar uğraştığımıza değecek mi?

Benim antenlerimden örnek verecek olursak,  çatımda şu an 2 adet 14.6 dbi kazançlı anten mevcut.
Boom uzunluğu yaklaşık 5.5 metre ve 10 elemanlı.

Bu iki anteni birleştirdiğim zaman toplam kazancım 17.6 dbi'a çıkmakta..

Her 3 db kazancı 2 kat arttırır.
Antenlerimi 0 db olarak farz etseniz, 100w güç uygulasam, bu birleştirme işinden sonra antenden çıkan toplam gücüm 200W a yükselecektir.
Bazı sistemler 4 anten ile yapılmakta bazıları çok daha fazla antene sahip olabilmektedir.




Peki, antenleri yerleştirirken neye dikkat etmeliyiz? bazıları üstüste bazıları yan yana gördüğünüz gibi..

Bu anteni nasıl kullanacağınıza bağlı.
Antenleri üst üste koymak (Vertical stacking) , antenlerin radyasyon pattern'ini, dikey alanda daraltır. Yani, antenin yukarı ve aşağı yayılan sinyalini daraltır.

Antenleri yan yana koymak (horizontal stacking) ise, antenin yönlenmesini yanlardan daraltır. Anten çok daha yönlü bir anten haline gelir.. Sağdan soldan duyduğu sinyaller azalır..

Ayrıca fiziksel kullanım şartları önemlidir. Antenleriniz sadece yatay doğrultuda çeviecekseniz, tek bir anten mastı üzerine koyulmuş iki anten çok kolay bir kurulum yöntemi iken, eğer antenleriniz uydu ya da EME çalışma için dikey düzlemde de (elevation) hareket edecekse yan yana koymak çok daha rahat bir işçilik sağlayacaktır.


Bununla beraber,  antenlerin arasındaki mesafe ne olmalıdır derseniz? Anten üreticisi bu konuda en kesin rakamları verecektir.
ya da antenin beam açılarını biliyorsanız http://dg7ybn.de/Stacking/6WU_online_calc.htm  sayfasından kendiniz hesaplayabilirsiniz.
Bu mesafeyi azaltmak ya da arttırmak stack'in kazanç değerlerini değiştirecektir. Yagiler için genelde yaklaşık 2 dalgaboyu mesafe civarı oluyor.Ancak benim anten için üretici yatay stack için 3.5 dikey için 3.2 metre tavsiye etmiş. Bu yüzden antenin orjinal planlarından stack mesafelerini öğrenmeye bakın.


Stack anten sadece güç arttırmak için yapılmaz.

Örneğin bir röle sistemi düşünün.  Üstündeki bir omnidirectional anten ile röleye yakın yerlere sinyal gönderirken, ilave takacağınız bir yagi anten ile, uzakta ya da sinyal gücünün çok düşük olduğu bir alandaki kazancı arttırmanız mümkün.

Ancak bu durumda unutmamanız gereken power divider kullanıldığında, gücün yarısının (hem almada hem göndermede) bir antene, diğer yarısının diğer antene gideceğidir.
yani, bu pozisyonda bağlayacağınız omnidirectional anteninize yaklaşık 3 db (divider içinde kayıpları saymaz isek) daha zayıf sinyal gidecektir.  Tabii, buraya yüksek kazançlı anten koyarsanız (örneğin iki farklı yöne bakan iki yagi)  bir yaginin kazancını örneğin 10 dbi kabul etsek,  yine de standart bir antene göre 7 dbi ilave kazancınız olacaktır.



7 Nisan 2020 Salı

Ultraviyole ile Maske Dezenfekte - COVID19!!!

Bu zor korona günlerinde , amatör radyo ile pek alakası olmayan bir konuda yazmak istiyorum.

Malum virüs salgını yüzünden her yerde maske kullanmamız gerekiyor. Ve bu maskeler genelde tek kullanımlık.
Ancak yenisini temin etmek oldukça masraflı hale geliyor.

Bir de marketten vs aldığımız paketleri steril etmek için verdiğimiz uğraş ta cabası..

Bildiğiniz gibi UVC yani Ultraviyole-C ışınları uzun zamandır sterilizasyon için kullanılıyor.
Dişçilerdeki aletlerde, berberlerdeki tarak, makaslarda,  laboratuvarlarda, hastanelerde, gıda sektöründe.. Bu ışınlar, virüs ve bakterilerin DNA/RNA'larını bozarak kısa süre içinde öldürüyor..

Ben de bu fikirle yola çıktım. Aslında olay çok basit..

İnternet'ten alabileceğiniz bir UVC lambasını , evinizdeki küçük bir dolabın içine yerleştirmek, dolabın da içini her yönden yansıma alabilsin diye alüminyum folyo ile kaplamak yeterli..

Niye alüminyum derseniz, Cam UV ışınlarını kesen bir malzeme olduğundan, Ayna kullanınca düşündüğünüz kadar kuvvetli bir yansıma olmuyor.Arkadaki yansıtıcı tabakaya ışnlar tam ulaşamadan sönümlenmeye başlıyor.

Ayrıca, bazı UVC ampulleri Ozon gazı da üretiyor ve bu ozon gazı kapalı alanın her yerine oluşan radyasyonu taşıyabiliyor diye de bir yazı okudum ama doğruluğunu teyit edemedim.
Aluminyum'un bile UV yi yeterince yansıtamadığını okuduğum birkaç yazı da olduğundan, mümkün olduğunca maske ve diğer malzemelerin direkt ışın alacak şekilde yerleştirilmesi önemli.



Cihazın watt'ı ne kadar küçükse etkime süresi o kadar uzuyor.
Genelde 10 dakika içinde korona virüsünün %90'ına kadar yok edilebildiği, 15 dakikanın garanti olduğunu gördüğüm bir çok üniversite makalesi okusam da ,  ben işimi garantiye alıp yarım saat kadar bekletiyorum. Ayrıca watt yanında, UVC kaynağı ile malzemenin arasındaki mesafe de önemli.


Gittigidiyor, n11 gibi sitelerde ve Ankara'da Denizciler caddesi gibi elektrik malzemeleri satan yerlerde bu lambalardan bol miktarda bulabilirsiniz. Fiyatları değişken.. 100 liradan başlıyor 500 liraya kadar çıkıyor.. Tabii bundan birkaç ay önce 1/3 fiyatına satılıyordu....

Unutmamanız gereken şey, UVC ışınları virüslere zarar verdiği gibi size de zarar verebilecek ışınlardır..
Uzun süreli bakmak katarakta sebep olabileceği gibi, cilt kanseri ve yanıklara da sebep olabilir.

Bu yüzden kapalı bi alanda çalıştırmak, mümkünse hiç bakmadan uzaktan (bir uzatma kablosu vs ile) açıp kapamak önemlidir.

Ben maskeleri en az 15-20 dk tutup sonra garanti olması için diğer taraflarını da çeviriyorum.

Dediğim gibi bu sistemle, evinize gelen diğer gıda ve benzeri şeyleri de rahatlıkla steril edebilirsiniz.

Umarım işinize yarar.


Bu konuda yazılmış bazı dokümanlar

Özellikle bu yazıda çok detaylı bir şekilde anlatılıyor.


6 Nisan 2020 Pazartesi

CQ-WW ve CQ-WPX

Hep teknik bilgiler verecek değilim ya, bugün de yarışmalar ile ilgili bir haber vereyim istedim.

Her mart ayının son haftasonu , CQ-WPX yarışması ve her Ekim ayının son haftasonu da CQ-WW uluslararası yarışmaları düzenlenir.

Dünyanın en büyük amatör yarışma aktivitelerine her yıl 8-10.000 amatör log gönderir.. Bir o kadar da log göndermeyip, arada nadir istasyon avlayanlar olduğu da tahmin ediliyor.

Bu tarihlerde, WARC (5-10-18-24 mhzler) hariç tüm HF bandlarda propagasyon şartları da uygunsa iğne atsanız yere düşmeyecek bir yoğunlukta bir katılım gözleyebilirsiniz.

Uzun yıllardır bu contestlere değişik klup istasyonlarında, bazen de kendi istasyonumdan katılım sağladım.

4-5 yıl kadar önce, TA7W, TA7N ve ev sahibimiz TA2IMG öncülüğünde TC2MK çağrı işareti ile bu yarışmaya bir contest grubu oluşturarak katılmaya başladık.  Ancak,  TA2IMG'nin Fildişi Sahillerine taşınması sonucu, istasyonu Temelli tarafında Ormancı Kemal abimizin bağ evine taşımaya karar verdik. Bir kaç yıldır da burada yarışmaya katılıyoruz. Sabit operatörlerimiz TA7N, ben ve TA2NAS (kendisi dünya birinciliği sahibi bir HF operatörüdür)  ve bize yardımcı gelen arkadaşlar ile güzel dereceler almayı da başarıyoruz.
Bu haftasonu hem geçen Ekim ayındaki CQ-WW hem de geçen haftasonu korona nedeniyle evden katıldığım CQ-WPX yarışmalarının sonuçları açıklanmış.CQ-WPX henüz ham sonuç. kesin değil.

Üstüne evde vakit geçmiyor diye bir de bu haftasonu Italian ARI EME contest'e katıldım. Ay'dan yansıtma çalışmasına VHF bandında bir katılım sağladım. 40 QSO ile geçen yılki 18 QSO hedefimi oldukça yukarı çekmiş oldum.


Yine güzel sonuçlar elde etmenin haklı gururunu yaşıyoruz.

CQ-WW yarışması kesin sonuçları:



Ayrıca geçen haftaki CQ-WPX sonuçları




20M bandında dünya sıralamasında ilk 10'a girmiş ve Asya'da en yakın rakibime 4 kat fark atmış görünüyorum.


Türkiye'den bu yarışmalara daha yoğun bir katılım umuduyla.

73

Yeni(Çok ta değil) bir dijital Mod.. Q65

 Selamlar, HF dünyasından insanlar önce jt65 ile tanıştı, sonrasında FT8 ve FT4 ile zayıf propagasyon şartlarının olduğu zamanlarda düşük gü...